Ben bunu geçmişimize bağlıyorum. Çünkü bizler geleneklerimize sıkı sıkıya bağlıyız. Dededen babaya, oradan çocuklara derken, bir bakmışsın bilgi transferi kesintiye uğramadan günümüze kadar gelmiş.
İyi de nereden çıktı sedan modelle geleneklerimizin bağı dediğinizi duyuyorum. Peki günah benden gitti.
Dedelerimizin ilk otomobillerini düşünün. 6 metrelik Chevrolet'ler, Dodge'lar, Ford'lar, Cadillac'lar .... liste uzar gider. Peki aynı dönemde başka neler vardı; Mercedes, BMW, Jaguar tarzı gene sedan büyük otomobiller. Zaman geçti, yerli otomobillerle tanıştık; TOFAŞ, RENAULT ve FORD. Hemen hafızaları tazeleyelim; Tofaş'ta kuş serisi vardı;124,131 yani Serçe, Murat, Doğan ve Kartal. Renault ise dağ keçisi olarak anılan12 ts, 12 tx, 12 sv yani Toros'larla ve 21 Concord, Optima, Manager'lerle boy gösterdi, Ford ise Taunus gls,gts,1.6 veya 2.0 hacimli motorlar ve otomatik vites seçeneği ile rekabeti bir adım ileri taşıyordu.
Biz son kısmına yetiştik yaş itibariyle. Kıçımız ilk kez sedan modelin koltuğuna değdi. Yetti mi? Hayır. Sonra ilk otomobili kullandık. Neydi sedandı. Sonra ailecek tatillerle gidildi, ya da aileler birleşti pikniğe gidildi neyle, o zaman bize kocaman gelen bagajlı sedan otomobillerle. Ve son darbe, artık büyüdük ehliyeti aldık. O zaman sıra geldi otomobil almaya, kimle alınır; Babayla. Baba ne der; "oğlum o nasıl bir otomobil kutu gibi küçücük. Olmaz sen en iyi şu büyüğü al ya da alalım.
Seneler geçti, A,B,C segment modeller çıktı. Biz alışkanlıklarımızdan vazgeçtik mi hayır. O gün babasının sedan model otomobili olan gitti sedan aldı. Steyşın (station; uzun bagajlı) modeli olan ise Kangoo, Doblo vs... aldı.
Daha yeni yeni aradaki makas kapanıyor. Bizler yani yeni nesil; ilklerin korkusuz savaşçıları, makasın kapanmasında ki en büyük faktör olarak ön plana çıkıyoruz, ha bir de hızla sayıları yükselen kadın şoförlerimiz pek tabii.
No comments:
Post a Comment